Balkan Savaşı (1913) Sıra K.Mısıroğlu'nda. Onun bu konudaki iddiasının kaynağı, Dr. Rıza Nur'un malum ve mahut anıları. R.Nur'un yazdıklarını, doğruları ile birlikte veriyorum: 19) 'Kerhen', istemeden, zorla demektir. M.Kemal istemeden görev almışmış. Bu iddiasının bir dayanağı var mı? Var tabii, kendi kutsal saplantıları! 20) Bu ne güzel fos istek, bu ne güzel boş hayal! 90 "Balkan Harbinde son devrede Bulgar ordusu Tekirdağı'nda ve daha yukarılarda bulunuyordu." (Doğrusu: Tekirdağ'ın yukarılarında değil, Çatalca savunma hattının karşısında) "Tarafımızdan Gelibolu yarımadasına bir ordu gönderilmişti." (Doğrusu: Kolordu).21 "Bunun erkan-ı harbi (kurmayı) Ali Fethi (Okyar) ile M.Kemal'di." (Doğrusu: Bnb.Ali Fethi Kolordu Kurmay Başkanıdır, Bnb.M.Kemal ise Harekât Şubesi Müdürü). "Enver'in (Enver Paşa) tertibi üzere aynı zamanda bunlar da Bulgarlara hücum edecekler, Bulgar tümenlerini mahvedeceklerdi. Tertip yapıldı. Fakat Enver'in hücumunu beklemeden, M.Kemal Bulgarlara hücum etti ve perişan olup kaçtı." (Doğrusu: Plan Enver tarafından değil, Başkomutanlıkça hazırlanmıştır. Plan kısaca şöyle: Hurşit Paşa komutasındaki lO.Kolordu [Kurmay Başkanı Yarbay Enver], 8 Şubat günü Şarköy'e çıkarma yapacak ve Gelibolu'daki Mürettep Kolordu ile birlikte, Bolayır karşısında bulunan Bulgar tümenine taarruz edilecek. Amaç, Bulgar ordusunun geri çekilmesini sağlamak ve Edirne'yi kurtarmak. Mürettep Kolordu, kararlaştırılan günde [8 Şubat 1913], iki tümeniyle [Nizamiye Tümeni ve 27.Şam Tümeni] taarruza geçer. Fakat lO.Kolordu, çıkarma gemilerinin 4-5 saat gecikmesi yüzünden, kararlaştırılan zamanda Şarköy'e çıkarma yapamaz. Patlayan fırtına da çıkarmayı zorlaştırır. Ertesi sabaha kadar ancak bir tümenin çıkarılması tamamlanabilir. Bu arada Mürettep Kolordu, Bulgarların Marmara kıyısındaki kanadını geri atar ama sisli bir havada Bulgar mevzilerine giren 27.Şam Tümeninin Arap askerleri savaşı bırakıp çapulculuğa kalkar, Bulgar ihtiyatlarının karşı taarruzu ile dağılarak kaçmaya başlarlar. Bu düzensiz çekilme Şam Tümeninin diğer birliklerine de yayılır. lO.Kolordu da zamanında yetişip taarruza geçemeyin-ce, Nizamiye Tümeni de geriye alınır. Başkomutan A.İzzet Paşa, 10. Kolordunun karaya çıkan tümeninin de geri çekilmesini emreder. Hareketten bir sonuç alınmaz. Olay bu.22 Bir kolorduyu, Harekât Şubesi Müdürünün hücum ettirdiğini ileri sürmek, Rıza Nur'a yakışır bir zırva! Bu kolordunun Komutanı, komutayı Harekât Şubesi Müdürü Bnb.M.Kemal'e bırakmış, Kurmay Başkanıyla kahvede tavla mı oynuyordu?) 21) Kısaca, Mürettep Kolordu diye anılıyor. Tam adı Bahr-i Sefit (Akdeniz) Boğazı Kuva-yı Müret-tebesi; daha sonra Bolayır Kolordusu adını alacaktır. (Askeri Yönüyle Atatürk, s.19 vd.; U.iğdemir, Atatürk'ün Yaşamı, s.27) 22) Bu konuda 228 sayfalık, yüzlerce belgeye dayalı, ayrıntılı bir inceleme var: Kur.Yb.Hüsnü Er-su, 1912-13 Balkan Harbinde Şarköy Çıkarması ve Bolayır Muharebesi, 109 sayılı Askeri Mecmua'nın tarih eki, Haziran 1938. Ayrıca, Fahri Belen, Yirminci Yüzyılda Osmanlı Devleti, s.164 vd.; Mahmut Şevket Paşanın Günlük Not Defteri, Hayat dergisi, 3.sayı/1965. 91 "Artık Bulgarların Gelibolu yarımadasına girmesinden korkulup Enver'in kuvveti de oraya gönderildi." (Doğrusu: Başkomutan, Bulgarların ilerlemesinden değil, Gelibolu'ya yapılacak bir Yunan çıkarmasından çekinmiştir.)23 "M.KemaKn bu hıyaneti yapmasının sebebi, Enver'in şeref kazanmaması, bu şerefi/kendisinin almasıdır. Ne fecidir. Bizde böyle hıyanetler cezasız kalır." (Rıza Nur'un anıları, 2.C., s.407) Dr.Rıza Nur'un, başından sonuna kadar içinde yaşadığı Kurtuluş Savaşı hakkında verdiği basit bilgilerin bile ne kadar yanlış ve uydurma olduğunu, Dr.Rıza Nur Dosyası adlı kitabımda, ayrıntılı olarak açıklamıştım. Üstelik R.Nur, Balkan Savaşı'nın bu bölümü sırasında yurt dışındadır (2.C., s.407) ve ancak 5 yıl sonra, 1-918'de dönecektir. Beş yıl sonra, yarım yamalak öğrenebildiği bazı olayları, ruh dengesinin iyice bozulduğu 1927'de, yani olaydan 14 yıl sonra yazarken, iyice birbirine karıştırıp çarpıtmış. M.Kemal aleyhinde ya, K.Mısıroğlu hemen bu bilgiden (!) yararlanıp yanlışları derinleştirerek şöyle yazıyor: "M.Kemal, Balkan Harbi gibi erken bir devrede, Şarköy çıkarması sırasında uğradığı bozgun ve sebep olduğu büyük kayıp (22.000 kişi) yüzünden Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa tarafından Sofya'ya sürgün edilmiştir." (Hilafet, s.142)24 Hangi yanlışı düzeltmeli? Bir kolordunun yenilgisi, Harekât Şubesi Müdürüne yüklenilir mi? O kolordunun komutanı, kurmay başkanı, tümenlerin komutanları yok mu ? İnsan bir iddiada bulunur ama hiç olmazsa enini boyuna denk düşürür, böyle kesin konuşabilmek için de olayı biraz olsun inceler. (1) Zayiat, K.Mısıroğlu'nun yazdığı gibi 22.000 kişi değil, 2.679 kişidir: Şehit : 15 subay, 867er Yaralı : 41 subay, 1801 er Kayıp : 55er (Toplam: 2679)25 (2) Mürettep Kolordu ile 10.Kolordu yetkilileri arasında gerçekten tartışma çıkmış, olay Başkomutana, hatta Sadrazama kadar yansımış,26 E/ıver ile M.Kemal'in arasındaki soğukluk daha da artmıştır ama M.Kemal, Sofya'ya sürgün 23) F.Belen, 20.Yüzyılda Osmanlı Devleti, s.164 vd. 24) A.Dİlipak da diyor ki: "M.Kemal Sofya'da iken burada kendisine bir de Fransız sevgili bulmuştu. Gelişmeleri sık sık Madam Corinne'e yazıyordu." (Cumhuriyete Giden Yol, s.16) Birkaç satır aşağıda da, Madame Corinne'in İtalyan olduğunu, İstanbul'da yaşadığını yazıyor. Bu bir şey değil, Dilipak'ın asıl yanlışlarını ve emsalsiz incilerini ilerde göreceğiz. Kur.Yb.Hüsnü Ersu, s. 143. 25) Erik Jan Zürcher, s.108; Askeri Yönüyle Atatürk, s.20 vd.; M.Şevket Paşanın Günlük Not Defteri, Hayat dergisi, 3/1965; M.Sertoğlu, M.Kemal'den M.Şevket Paşaya [Mektup], 5.3.1986, Cumhuriyet gazetesi. edilmez, tersine LMürettep Kolordunun Kurmay Başkanlığına getirilir; 22.7.1913' ten itibaren LMürettep Kolordu Komutanlığına da vekalet edecektir.27 (3) M.Kemal'in Sofya ataşemiliterliğine" atanması, söz konusu olaydan altı ay sonra, 27 Ekim 1913'tedir.28 Enver de, bu olaydan ancak 9 ay sonra, Ocak 1914'te Harbiye Nazırı ve paşa olacaktır; Başkomutan Vekilliği ise savaşa girdikten sonradır.29 Kısacası bu alternatif tarih yazarının iddiaları, iki anlamıyla da tarihe uymuyor! Ama Mısıroğlu, bu iddialarını, Lozan adlı kitabının 1.cildinin 148-151. sayfalarında genişleterek tekrar ediyor; Kolordu Kurmay Başkanı Bnb.Ali Fethi'nin, 'başarısızlığın sebeplerini açıklayan' broşürünü de, derin askeri bilgisiyle (!), "gösterdiği sebepler askeri ve mantıki bakımdan tatminkâr (doyurucu) değildir" diye eleştiriyor ve şu cümleyi ekliyor: "Dr.Rıza Nur, Bolayır Kolordusunun bozgununun, M.Kemal ve Fethi Beylerin, Edirne'nin geri alınması şerefini Enver Paşaya kaptırmamak gayesinden doğmuş dehşetli bir bozgun olduğunu kaydetmektedir." (s.151) İddiasını Rıza Nur'a dayandıran bir yazarın, haklı çıkması mümkün mü? Edirne için bir yarış vardır ama o da Bolayır olayından beş buçuk ay sonra, 22 Temmuz 1913'tedir. Bu yarışın ayrıntısını, 2.Mürettep Kolordu Komutanlığı Emir Subayı İ.Hakkı Okday'ın anılarından izleyelim.30 "Edirne'yi Bulgarlardan geri almak gayesi ile harekete geçtik. Kolordu bu ileri harekâtında ciddi bir Bulgar mukavemeti ile karşılaşmadı. Kaçan Bulgarları kovalamaktaydık. Ara sıra, ufak tefek artçı çatışmaları oluyordu ama önemli bir savaş da vermiyorduk. Kahraman Edirne'yi Bulgar pençesinden kurtarmak, bu gazi şehri yeniden fethetmek şeref ve neşesi içinde uçuyorduk. Kolordu Edirne'ye 10 km. yaklaşmıştı ki arkamızdan tozu dumana katarak yaklaşan bir otomobil içinde bulunan Hürriyet Kahramanı Enver Bey, yanımızdan hışımla geçti ve Edirne istikametinde uzaklaştı. Bu suretle 'Edirne Fatihi' unvanını kazanmış oldu. Halbuki Edirne'ye yaklaşıncaya kadar Bulgar kuvvetlerini kovalayan, dümdar (ardçı) savaşlarını veren bizim kolordu idi. Enver Bey o sırada başka bir kolordunun (Doğrusu: Sol Kanat Ordusu) Kur27) C.Erikan, Komutan Atatürk, s.108; İsmet Görgülü, On Yıllık Harbin Kadrosu, s.35. 28) Zürcher, M.Kemal'in ataşemiliterliği, Fethi Okyar ve Cemal'in (Büyük Cemal Paşa) ısrarıyla kabul ettiğini yazıyor, (s.113) K.Özalp "Fethi Beyin teklifiyle..." diyor (Atatürkten Anılar, s.8); F.Tevetoğlu ise, ittihat ve Terakki Kongresinde yaptığı ve dernek yöneticilerinin görüşlerine ters düşen konuşması yüzünden, Sofya Ataşemiliterliğine atanarak 'uzaklaştırıldığını' ileri sürüyor. (Atatürk ve ittihat ve Terakki, s.618, AAMD, sayı 15) J 29) Fahrettin Altay, On Yıl Savaş ve Sonrası, s.81. 30) işin komik yanı, i.Hakkı Okday'ın anılarını K.Mısıroğlu yayımlamıştır. Ama önsözünde, "Gördüklerini bir objektif sadakatiyle tespit ve ifade etmiştir" diye övdüğü yazarın kitabını okumadığı anlaşılıyor. 93 may Başkanı bulunuyordu. Fakat fırsatı kaçırmak istememiş, Edirne'yi geri alma şerefini başkalarına mal etmeyi hazmedememiş, arkamızdan bir otomobile atlayıp, biz Edirne'ye on kilometre yaklaşmış olduğumuz bir sırada, bizim kolorduyu geride bırakarak, Edirne'ye giren ilk komutan sıfatıyla Edirne'nin fuzuli fatihi olmak hevesine kapılmıştı." (Yanya'dan Ankara'ya, s.190) Kısacası Rıza Nur bir balon uçurmuş, K.Mısıroğlu da havada kapıp biraz daha şişirmiş! Çünkü amaç, M.Kemal'in asker yanını da örselemek ama bu yetmez ki. Çanakkale'deki ve Kurtuluş Savaşı'ndaki rolünü de küçültmek gerek. Buna çalıştıklarını da sırasıyla göreceğiz.
Vahdettin, M. Kemal Ve Milli Mücadele - Turgut Özakman