FATİH SULTAN MEHMET'İN OĞLU II. BAYEZID HAKKINDA

II. BEYAZID BABASINA DINSIZ MI DEDI? II. BEYAZID HAKKINDA

"Prof. Dr. Yalçın Küçük 'Atamanoğlu Fatih' isimli kitabında S.N. Fisher, Gian-Maria Antigiolla şeklinde tarihçilere dayanarak II. Bayezid'in babası için 'babam müstebitti ve peygamber Muhammed'e inanmazdı' söylediğini aktarıyor. "

Prof. Dr. Halil İnalcık, bu portrelerde dahil olmak suretiyle pek oldukça eserin Fatih'in ölümünden sonrasında 2. Bayezid'in talimatıyla Saray'dan çıkarılıp pazarlarda satıldığını yazıyor. Fatih'in alkol ve afyon bağımlısı iken tövbekar olan ve dindar bir şekilde yaşamının kalanını sürdüren oğlu 2. Bayezid'ın şeriata aykırı ve yasak olduğu nedeni öne sürülerek özellikle fotoğrafların ve heykellerin Saray dışına atılmış olduğu tarih kitaplarında yerini alıyor.

'Avni' mahlasıyla şiirler yazan Fatih'in başta fotoğraf olmak suretiyle, plastik sanatlara da ilgisi oğlu 2. Bayezid'le çatışmaya sebep verecek cinstendir. Sadece bugün konuşulan Bellini portresi değil, Fatih'in kabartma portreleri, meşhur "gül koklayan Fatih" minyatürü Fatih'in fotoğraf sanatına ilgisini hayli gösteriyor.

Fatih'in, İstanbul Anlaşması'na mahsuben torunlarından birinin İstanbul'daki sünnet merasimi için Venediklilerden ressam, heykeltıraş ve hatta bronz dökümcüsü göndermelerini istediği Bellini ile de yolunun bu şekilde kesiştiği belirtiliyor ve tarih 1479.

Gentile Bellini'nin Fatih'in misafiri olarak İstanbul'da olduğunu aktaran kişi, Eğriboz seferinde tutsak alınan ve İstanbul'a getirilerek Şehzade Mustafa'nın hizmetine verilenVenedikli Angiolello'dur.

Giovanni Maria Angiolello, Fatih'in sanata düşkünlüğünü ve Bellini'nin konukluğunu yazmakla kalmıyor; bu eserlerin akıbetini de anlatıyor. Angiolello, Bellini tarafınca İstanbul'da pek oldukça tablo yapıldığını ve hepsinin saraya konulduğunu, Fatih'in ölümünden sonrasında ise Sultan Bayezid tarafınca pazarlarda sattırıldığını aktarıyor.

Böylelikle Fatih Sultan Mehmet'in portresinin Anadolu'dan Avrupa'ya uzanan yüzlerce senelik serüveni başlamış oluyor.(Yukarıdada aynı mevzu var sadece değişik kişilerinde görüşü olması için bunuda ekliyorum Yılmaz Dikbaş'ın Gelin Yüzleşelim kitabını her insana öneriyorum!..)

Fatih Sultan Mehmet, İslam Peygamberi Hz. Muhammed’e inanmıyordu.

Fatih’in sarayında senelerce kalmış olan Gian-Maria Angiolello şu şekildeki yazdı:

“Sultan II. Beyazıt, babası Fatih Sultan Mehmet hakkındaki ‘Otoriterdi ve Muhammed peygambere inanmazdı.’”

Padişah II. Beyazıt, babası Fatih’in hiç bir dine inanmadığını düşündüğünü söylemiştir.

Fatih’in anası, Avrupalı bir Hıristiyan köleydi. Asıl ismi değiştirilip Abdullah binti Hüma Hatun ismi verilmişti.

Kölelerle nikâh kıyılmadığı için Fatih’in babası Padişan II. Murat, Hüma Hatun ile nikâhsız çiftleşmişti.

Nikâhsız beraberlikten doğmuş çocuğa Arapça “Gayri Meşru” veya “Veledi Zina”, Farsça “Piç” denilmekteydi.

Bu tanımlara bakılırsa Fatih Sultan Mehmet “Piç” di.

Fatih’in anası Hüma Hatun genç yaşta ölür, Fatih’i Slav üvey anası büyütür. 

Fatih’e minik yaşta verilen eğitimde Batılı unsurların yer aldığı, fikirlerinin biçimlenmesinde Hıristiyan dünyasının değerlerinin oldukça müessir olduğu görülmektedir.

Jeolog Prof. Dr. Celal Şengör de, Fatih Sultan Mehmet’in,

“Ben bu Muhammedin dediklerine inanmıyorum”

söylediğini yazdı ve şu kaynakları belge olarak ortaya koydu:

Julian Raby, 1982, “A Sultan of Paradox”, Oxford Art Journal, Cilt 5, S. 8.

Bu kaynakta, yukarıdaki ifadenin II. Beyazıt’a ilişik olduğu belgelenmektedir.

Julian Raby, doktorasını Fatih Sultan Mehmet hakkındaki yapmış muteber bir tarihçi ve bilhassa sanat tarihçisidir.

Julian Raby’nin doktorasının tam künyesi de şudur:

Julian Raby, 1980, “El Gran Turco-Mehmed the Conqueror as a Patron of the Arts of Christendom”, Ph.D. Oxford Üniversitesi, Oxford, xii+532 sahife+ 79 levha.

(sahife sayfa anlamına geliyor )

“Tarih ilminde o şekildeki şeyler vardır ki, kaynak gösterilerek kanıtlanamaz, o şekildeki şeyler vardır ki, kaynak gösterilerek çürütülemez.”

Tüm “muhafazakârlar” gibi, Osmanlı padişahlarına toz kondurmayan Hakan, bilimsel bilgi edinmenin temel yöntemi olan “belge ve kaynak” göstermeyi hiçe sayıyordu!
Hakan’a göre ortaya “belge” koymanın, sağlam “kaynak” göstermenin hiç önemi ve değeri yoktu!
https://web.archive.org/web/20141212051105/http://isites.harvard.edu/fs/docs/icb.topic570061.files//articles/M29%20Necipoglu.pdf (Biraz geç açılıyor ancak bakmanız gereken şeylerden)

İlber Ortaylı'da oğlunun söylediği şeylere inanmayın diyor.. (Bana göre de Fatih Sultan Mehmet Müslümandır ancak oğlu tam tersini söylüyor sonuç size kalmış..)

Ve II. Beyazıd Fatih Sultan Mehmet'in kütüphanecisini astırıyor!(Molla Lutfi)



Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

Top Post Ad

Below Post Ad

Sponsor