M.Kemal, kendiliğinden değil, emirle hareket etmiş
Savaşın önemi ve sonucu yanında, bu üçüncü derece bir konu ama Mı-sıroğlu ve
ansiklopedistler, o günkü sonucu bir yana bırakıp M.Kemal'in emirle hareket
ettiğini kanıtlamak için çırpınıp duruyorlar. Neşelenmeniz •için aktarıyorum:
a K.Mısıroğlu diyor ki:
"Anafartalar'daki (!) tümenin kumandanı, M.Kemal'in ihtiyatta olan 19.Tümenine
bu çıkarmayı haber verdi ve bir taburla sol kanadını (!) takviye etmesini
istedi. Bu emir üzerine M.Kemal, tümeninin 57.Alayından iki yüz kişiyi (!), saat
beş buçukta (!), Şunuk Bayırı128 istikametine sevk ederek, ilerlemekte olan
düşmana karşı süngü hücumu yaptırdı." (Lozan, 1.C., s.158)129
Her satırında bir yanlış var ama düzeltmeye üşeniyorum artık. Yanlışları, (!)
işareti ile vurgulayıp geçmeyi tercih ettim. Birkaç sayfa geri dönenler, savaşın
özetinde doğruları bulabilir. Mısıroğlu'nun yazdıklarını haritaya uygularsanız,
ortaya müthiş bir karikatür çıktığını da görürsünüz. İnsan bir savaşı analiz
etmeye yeltenmeden önce, basit bir krokiye olsun göz atmaz mı? Anafarta-lar'da
bu sırada ne bir Türk tümeni var, ne bir tek düşman askeri! Düşman Arı-burnu ile
Süddülbahir'e çıkıyor. Anafartalar nire, Arıburnu, Seddülbahir ve Gonk-bayırı
nire?
a GRYT Ansiklopedisi ise, 9.Tümen Komutanının, "bir tabur yollaması için
M.Kemal'den ricada bulunmasını", şöyle yorumluyor:
"Demek ki vaziyetin ehemmiyetini gören Güney Cephesi Kumandanı ('.ı, ordunun
umumi yedeği olan 19.Tümene de bir rapor göndererek acele bir taburluk yardım
istemiş... Burada anlaşılamayan bir nokta belki şu olabilir: Acaba 5.Ordunun
yedeği olan 19.Tümen, sadece Ordu Kumandanı Mareşal Liman von Sanders'in mi
emriyle hareket edecekti (!), yoksa direkt bağlı bulunduğu (!) 3.Kor. K. Esat
Paşa'dan mı emir alacaktı (!) veyahut da başı sıkışan yakın birliklerin imdat
istemesine de kulak verecek miydi? Bu husus iyice aydınlatılmadığı için (!),
ister istemez, yıllar sonra Atatürk soyadını alan Türkiye Cumhuriyetinin tek
adamına yaranmak isteyen çevreler, hadiseyi çarpıtma yoluna gittiler... Albay
Kannengiesser ya da Albay H.Sami ya da Vehip Paşa... Bu isimlerden hangisi o gün
9.Tümenin başında bulunursa bulunsun, üçünün de M.Kemal'den rütbece üstün olduğu
açıktır ve dolayısıyla da acele bir taburla Conkbayırı'na yardım etmesini emir
buyurmaları normaldir! " (1.C., s.103, 104)
128) izninizle tercümanlık yapayım, hazret 'Conkbayırı' demek istiyor.
129) Bu yanlışların kaynağı da Armstrong'un kitabı (P.Safa, Bozkurt, s.51).
128
Bu sözleri okur yazar olmayan biri söylese, gülüp geçilir. Oysa ansiklopedinin
üç yazarı da yüksek öğrenim görmüş, üstelik biri de öğretmen!
[O sırada Güney Cephesi Komutanlığı diye bir makam yok. 19.Tümen de 'direkt
olarak' Esat Paşaya değil, Liman Paşaya bağlıdır. Ansiklopedistlere not:
Aydınlanmak ve 9.Tümen komutanının kim olduğunu kesin olarak öğrenmek
istiyorsanız, bir zahmet ciddi kaynakları okuyun!]
Bu yakıştırma ve yanlışlarla oyalanmamak için M.Kemal'in, bir taburunu yola
çıkarmak için emir aldığını kabul edelim. Ama 57.Alayı ve bataryayı kimin
emriyle yola çıkarıp savaşa soktu, tümeninin öteki alaylarının savaş hattına
yaklaştırılması emrini kim verdi? Bunları da dürüstçe ve gerçekçi olarak
açıklamak gerekmez mi? Gerekir ama böyle bir açıklama. M.Kemal lehine sonuç
vereceği için susmayı tercih edip gerçeği örtüyorlar, hele Liman Paşa ile Esat
Paşanın bugün için söylediklerinden hiç söz açmıyorlar.
Neden mi?
Çünkü Liman Paşa şöyle diyor:
"ilk askeri başarısını Trablusgarp'te130 gösteren M.Kemal, sorumluluk ve
görevden zevk duyan bir komutan özelliğine sahipti. Daha 25 Nisan sabahı,
19.Tümen ile ve hiçbir yerden emir almadan, kendiliğinden muharebeye girerek,
düşmanı sahile kadar püskürtmüş ve bundan sonra da üç ay süre ile kırılmaz bir
azimle devamlı düşman saldırılarına karşı koymuştu. Ona tam anlamıyla
güvenilebilirdi." (Türkiye'de Beş Yıl, s.109)131
Esat Paşayı da dinleyelim:
"[Saros'tan döndüğüm zaman]132 M.Kemal Beyi, tümeninin 57.Alayını ve 9.Tümene
bağlı olup Arıburnu-Kaba Tepe hattı gerisinde bulunan 27. Alayı, kimseden izin
almadan Arıburnu'na doğru göndermiş, tümeninin 72. ve 77.Alaylarını [ilerletip]
Maltepe ile Kocadere arasında ihtiyatta tutmuş durumda buldum." (s.38)133
Her türlü atmasyona son veren bu açıklamalardan sonra, bu konuyu kesin olarak
kapatabiliriz değil mi?
130) Bu yerin adı, Liman Paşanın anılarının Almancasında 'Syrenaica1,
Frasızcasında ise 'Cyre-naigue' diye geçiyor (Türkçesi Bingazi'dir). Y.Küçük,
'Cyrenaîque'ı, 'Suriye' diye çevirmiş ve yalnız cümlenin anlamını değil, tarihi
de tepetaklak etmiş. (T.Ü. Tezler 5, s.77, dipnot) M.Kemal'le ilgili bu pasajın
da sadece ilk cümlesini vermiş, M.Kemal övüldüğü için gerisini kesmiş.
131) Bu anlayışa göre, anılarını 1919'da yazan Liman Paşa, 'ilerde Atatürk
soyadını alacak olan Türkiye Cumhuriyetinin tek adamına yaranmak için hadiseyi
çarpıtan' ilk kişi oluyor!
132) Kolordu karargâhı, bu arada, Gelibolu'dan Maltepe'ye alınmış'tır. Esat
Paşa Saros'tan Maltepe'ye öğle üzeri döner.
133) Y.Küçük diyor ki: "Esat Paşanın, çok kısa bölümleri yayımlanmış anılarından
bazı aktarmalar yapmak istiyorum; bunlar, yazılan tarihe ciddi kuşkular
getirecek boyutlara ulaşıyor." Bu açıklamadan sonra, Esat Paşanın cümlesini
aktarıyor: "M.Kemal Beyi, tümenin 57.Alayını, 9.Tümene bağlı olup ArıburnuKaba Tepe hattı gerisinde bulunan 27.Alayı, kimseden izin almadan Arıburnu'na
doğru göndermiş.............buldum." Y.Küçük şöyle devam ediyor: "Yazılmayan
(yani nokta nokta geçilen) kısımlar bana ait değil; Esat Paşanın anılarından
kısa bölümleri yayımlayana ait bulunuyor." (s.86) —>
129
(Vahdettin, M. Kemal Ve Milli Mücadele - Turgut Özakman Alıntılanan bölümlerin sayfası yukarıda verilmiştir!)