ATATÜRK ENVER PAŞA KAVGASI
Enver Paşa - M.Kemal çekişmesi a GRYT Ansiklopedisi, önce, H.Bayur'dan şu alıntıyı yapıyor: "İkinci defa olarak İngilizlerin, yarımadanın ortasındaki dar yerinden Marmara kıyılarına ulaşmak ümitleri kırılmış ve her iki defasında da bu işi aynı adam, M.Kemal önlemiştir. O aynı zamanda İstanbul'u da ikinci defa kurtarmış' ve Rusya'nın Boğazlar yoluyla yardım görmesi ihtimalini ortadan kaldırmıştır. Almanya'da ve bütün savaşan devletlerde, başarı kazanan komutanların adları ve başarıları ilan edildiği halde, İstanbul'da sansür, M.Kemal'in adının anılmasına izin vermemiştir.]" (Türkiye İnkılabı Tarihi, 3.C., 2.Kısım, s.357) Sonra da şu yorumda bulunuyorlar: "Çanakkale Zaferini, olduğu gibi, önce yarbay, sonra da albay olan M.Kemal Beye verme gayretkeşliğinin bir ürünü olan şu satırlara, muharebe safhalarını başından buraya kadar takip ettikten sonra, anlam vermek mümkün olmuyor. Evet, Enver Paşa ile M.Kemal Bey arasında bir çekişmenin olduğu biliniyor ama bu çekişmenin, terfi etmeyi hak etmiş bir subaya, basında sansür tatbik ettirmek şeklinde belirmesi biraz garip kaçıyor. O günün basınında, M.Kemal'in adının geçmemesi, kendisinin muharebeler içinde fazla rolünün olmamasından ve bir de ondan daha kıdemli bir sürü kumandanın bulunmasıdır... Çanakkale muharebelerinde M.Kemal Beyi "zafer kazanmış" gibi göstermeye kalkmak, yani bir yarbaydan bahsetmek, ne kadar realist bir davranış olabilir ki? M.Kemal Bey, 18 Mart 1915'te hiç yoktur; Arıburnu muharebelerinde, ihtiyat tümeni kumandanı, bir yıllık bir yarbaydır ve emrindeki iki alay (!) bütünüyle şehit olmuştur. Anafartalar Grup Kumandanlığı ise, Ordu Kumandanını kızdıran ve bu yüzden azlolan Albay Fevzi Çakmak Beyin (!) askeri ve planı ile yürümüştür. Gerçekler böyle olunca, ister istemez, o günkü istanbul basınında, kendisinden bahsedilmemiştir. Çanakkale Zaferini, M.Kemal Paşa Türkiye'nin tek adamı olduktan sonra ona bağlayanlar, bu bahsedilmeyişin kabahatini Enver Paşanın çekemezliğine yüklüyorlar." (1.C., s.132, 140. Bir yazı ki yanlışsız, yalansız tek satırı yok!) n Y.Küçük: "Türk tarih yazıcılığında, her zaman kullanılan bir 'şeytan' var; tarihçi, Kemal'in parlak başarılarını saydıktan sonra, bunu somut terfi veya ödüllendirmelerle kanıtlayamayınca, sorumluluğu hep Enver'in kıskançlığına bağlıyor." (T.Ü. Tezler 5, s.103) Birkaç tanık dinleyelim, bakalım onlar ne diyor: D Refik Halit Karay: "Harbin son yılında, Ziya Gökalp'in Yeni Mecrrîuası, Çanakkale hususi nüshası çıkardığı zaman, Ruşen Eşrefin o nüshadaki mülakat şekilli yazılarını 171 dikkatle okumuş[tum.]... O nüshada Çanakkale zaferi başarısı, daha ziyade M.Kemal Paşanın eseri olarak kabul ediliyordu; buna Enver kızmış, Mer^ kez-i Umumi ile mecmua sahibi, merkez azasından dostum, rahmetli Küçük Talat Beyi telaşa düşürmüştü. Son saatte mecmuanın içine, Alman kumandanının büyük kıtada resmi konulmuş, bir şeyler yapılarak, son günlerini yaşayan Başkumandan Vekilinin öfkesi yatıştınlmıştı." (Bir Ömür Boyunca, s.189vd.) a F.Rıfkı Atay (Akşam gazetesi yazarı): "Enver Paşanın adamları, Çanakkale zaferi üzerine 'Harp Mecmua-sı'na M.Kemal'in bir resmi konulmasını bile kıskanmışlar, mecmua baskıda iken M.Kemal'in klişesini Liman von Sanders'in klişesi ile değiştirmişlerdi." (Çankaya, s.305) a Abidin Daver (Tasvir-i Efkâr gazetesi yazarı): "Bu muharebeler sırasında, Boğaz'ı ve İstanbul'u birkaç defa kurtarmış olan o kahraman kumandanın resmini basmak için ne güçlükler çektiğimizi şimdi tessürle hatırlıyorum. Merhum Enver Paşa ile arası çok açık bulunduğu için askeri sansür, M.Kemal'in resimlerini neşrettirmek istemezdi." (Aktaran da, şaşacaksınız ama GRYT Ans.,1.C., s.140) a Ali Fuat Cebesoy: "Enver, M.Kemal'i kendine rakip olarak görür ve onu kıskanırdı." (Sınıf Arkadaşım Atatürk, s. 171) D Sultan Abdülhamit: "...M.Kemal Paşa, kendisine (oğlu Abit Efendiye) iki ceylan yavrusu hediye etmiş. Bundan memnun oldum. Devletimin yüzünü ağartmış bir paşanın, Abit Efendiye yakınlık göstermesi, bir şahsiyeti olduğunu anlatıyordu. Oğluma münasip bir mukabelede bulunmasını hatırlattım. Biraz vakti halim olsa, 'bir altın saat' diyecektim ama hem dedikodusundan çekindim, hem oldukça geçim sıkıntısı içinde olduğum için bir şey söylemedim. 'Bir daha arkadaşına (Salih Bozok'a) gelecek olursa, haber ver, ben de göreyim' demekle yetindim. Gerçekten bir defa daha gelmiş, bana haber verdiler. Sırtında bir pelerin vardı ve arkadaşına veda ediyordu. Uzaktan yüzünü iyice seçemedim ama sıradan askerlere benzemiyordu; tehlikeli bir sükûneti vardı. Enver Paşanın kendisinden niçin çekindiğini o zaman anladım. Bunu Talat Paşa tutuyormuş. Bunlar küçük şeyler! Çanakkale'de, İngiltere, Fransa gibi iki büyük devletin ordusunu, donanmasını durdurdu, yüzgeri ettirdi ya» bana lazım olan odur. Muvaffakiyeti için dua ettim." (Sultan Abdülhamid'in Hatıra Defteri, s.159) D Lütfi Simavi Bey (Başmabeynci): "Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa, M.Kemal Paşayı daima kendisine rakip görür ve onu çekemezdi." (Osmanlı Sarayının Son Günleri, s.381) 172 G M.Şükrü Bleda (ittihat ve Terakki Partisi Genel Sekreteri): "...Düşmanı olduğu yere mıhlayan M.Kemal'in bu başarısına rağmen, neden hâlâ terfi ettirilmeyişi, hepimiz gibi Dr.Nazım'ın da dikkatini çekmişti. Bir gün Merkez-i Umumi'de, Talat Paşanın da bulunduğu toplantıda, Dr.Nazım heyecanlı bir ifade ile, 'Paşa, M.Kemal'in terfi meselesi neden bu kadar uzadı?' diye sordu. Talat Paşa böyle bir soru ile karşılaşacağını biliyor olacak, derhal şu cevabı verdi: 'Bu Enver'e ait bir iştir.'... Çanakkale savaşları sona erip Anafartalar Kahramanı M.Kemal istanbul'a döndüğü günlerde idi. Talat (Paşa) ile aramızda, M.Kemal'in lafı geçti. İkimiz de kendisini Selanik'ten tanırdık. Meziyetlerini takdir eder ve severdik. Oysa Enver, M. Kemal'in şahsında kendisi için bir rakip mi görürdü, bilinmez, ona karşı daima soğuk ve çekinser davranırdı." (İmparatorluğun Çöküşü, s. 101 ve 102) Bu kadar tanık yeter, değil mi? Hiçbiri de resmi tarihçi değil.211
Atatürk'ün Enver Paşa Hakkında Söylediği Sözler
Vatanımızın müdafaasında kalp ve vicdanları bizim kadar çırpınmayacağına şüphe olmayan başta Von Sanders olmak üzere bütün Almanların fikirlerinin üstünlüğüne itimat etmemenizi kati surette temin ederim.
Mustafa Kemal Atatürk - 3 Mayıs 1915
Başkumandan vekili her hareketinde bir ordu mahvederdi. Sarıkamış'ta olduğu gibi...
O ve arkadaşları zaten daha evvel Türk milletini ve ordusunu tabii olmayan bir vaziyete sokmuşlardı.
Mustafa Kemal Atatürk - 1926
Asıl eleştiriye layık olanlar bittabi bizim devlet reisimiz ve bilhassa devlet adamlarımızdır.
Türk ordusunun aciz ve kabiliyetsiz olduğu kanaatiyle, o heyeti, ayaklarına kadar giderek ve rica ederek memleketimize davet edenler onlardı.
Bu heyete Türk milletinin kabiliyetsizliğinden ve beceriksizliğinden açık olarak bahsedilmiş, kendilerine adeta gelip bizi adam etmeleri teklif olunmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk - 1926
Gerek zatıalinizin gerek Enver Paşa'nın Türkistan ve Afganistan ve Hindistan dahilinde büyük düşmanımız olan İngiltere'nin büyüklüğünü ve kudretini sarsmak ümitleriyle faaliyet icrasına karar vermiş ve devam ve sebat edildiği takdirde er geç şükredilecek neticeler vermesi Hakkın inayetinden ümit edilen bu fedakarane kararın derhal icraatına teşebbüs eylemiş olmanız keyfiyeti, cidden takdire ve şükrana değerdir.
Mustafa Kemal Atatürk - 1 Ekim 1920
Bu pek mühim ve büyük teşebbüste asıl hedef İngilizleri Hindistan'da vurmak olmasına göre, Türkistan ve bilhassa Afganistan'da belki maksada kafi askeri kuvvetler vücuda getirmek için evvelemirde pek ciddi milli teşkilat meydana getirilmesi lüzumunu ben de takdir eder ve bu hususta buraca icrası mümkün olan yardımın yapılmasını bittabi canı yürekten arzu eylerim.
Ancak dört taraftan düşmanla kuşatılmış olan asıl anavatanın müdafaası işlerine her şeyden evvel bağlı olmak ve ihtimam etmek açık lüzumu ve malum hadiseler üzerine İstanbul'dan buraya gelebilen subayların adedi ise ihtiyaca ancak kafi olduğundan şimdilik o konudaki yüksek arzularının kabulüne ne yazık ki maddi imkan görülememiştir.
Mustafa Kemal Atatürk - 1 Ekim 1920
Makamınızda gözüm yoktur! Ve o makamı kendime küçük görürüm.
Benim düşüncem ve emelim çok büyüktür.
Eğer makamınızda gözüm olsaydı şimdiye kadar çoktan orasını işgal ederdim!
Salih Bozok, Yaveri Atatürk'ü Anlatıyor s.67
Mustafa Kemal Atatürk - 1917
Doğu alemi üzerinde rakipsiz manevi nüfuzunu tesise ve Dünya Savaşı yüzünden memlekette bozulan iktisadi dengeyi bu suretle iade ederek Bolşeviklik cereyanını Batı Avrupa'da imhaya çalışan İngiltere hükümetinin pek ustaca olan bu büyük teşebbüsüne fiili ve ciddi bir surette engel olabilecek ve mukavemet edebilecek yegane İslam hükümeti Türkiye devleti olduğu için Batı emperyalizm ve kapitalizminin en ziyade taarruz darbeleri bittabi Anadolu üzerine yöneltilmiş bulunuyor.
Mustafa Kemal Atatürk - 4 Ekim 1920
Enver'e gelince; bu adam hakimiyet düşkünü, maceraperest biridir. O, bizi aldattığı gibi sizi de aldatmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk - 25 Aralık 1921
Bir milletin asli kuvvetleri kendi hayatını ve mevcudiyetini müdafaa içindir. Fakat kendi mevcudiyetini unutup da kuvvetini herhangi yabancı bir gaye için kullanmak katiyen doğru değildir.
Harbi sevk ve idare edenler, Harbi Umumi'de kendi mevcudiyetimizi unutarak tamamen Almanların esiri olmuşlardır, esasen memleketi müdafaaya kafi olmayan kuvvetlerimiz Galiçya'ya, Makedonya'ya, İran ovalarına gönderilerek serserilik etmişlerdir.
Bu sebeple harp idaresinde sayılamayacak kadar hatalar vardır. Bu hataların yegane mesulü Enver Paşa'dır. Enver Paşa'dan başka mesul aramak lazım gelirse, milletin kendisidir.
Mustafa Kemal Atatürk - 17 Ocak 1923
Bizim Enver Paşa ile birlikte çalıştığımız doğru değildir. Biz onun politikalarının Türkiye'ye zarar verdiği inancındayız.
Onun yerini yurdunu bilmiyoruz. Onun Rus Bolveşikleri ile birlikte olduğu söyleniyor. Ben onun, muhtemelen Azerbaycan'da, bağımsız bir Türk hükümeti kuracağını ifade ettiği bir mektup gördüm.
Mustafa Kemal Atatürk - 15 Ekim 1919