ATATÜRK'ÜN EKONOMİK GÖRÜŞÜ NEDİR?

 Mustafa Kemal Atatürk'ün Ekonomik görüşü nedir?

Mustafa Kemal Atatürk liberal değildir, kendisi vatandaşlar için medeni bilgiler kitabında reddeder.

Mustafa Kemal Atatürk toplumcu değildir, bunu reddeder.

Sosyal Demokrat asla değildir, kemalizm ilkeleri itibariyle fransız devriminden etkilenmiştir. Sosyal Demokrasiyle tarihsel olarak en küçük alakası yoktur.

Devletçidir. Ancak iyi mi devletçilik?

İsmet İnönü'nün devletçilik anlayışı: - Devletin açmış olduğu fabrikalar devlette kalsın.

Celal Bayar'ın devletçilik anlayışı:

Devletin açmış olduğu fabrikalar vakti erişince halka satılsın.

Mustafa Kemal Atatürk, Celal Bayar'ın devletçilik anlayışıyla uyumludur.

Şimdi bir yanlışa göz atalım.

Fabrikaları halka satalım demek, "devletçiliği tamamen bitirip" ekonomik açıdan liberal bir diyet oluşturmak demek midir?

Tabii ki hayır.

Mustafa Kemal Atatürk, kendi deyimiyle bir "güdümlü iktisat" (Dirijizm) oluşturmayı hedefler. Bunu da 1935 chp kurultayındaki konuşmasında söyler.

Geçen dört senenin başlıca işlevi iktisat alanında olmuştur. Bir oldukça ülkeler, acunsal bunalım karsısında sarsılmış ve umutsuzluğa düşmüşken biz, bu kapsal yıkım önünde cüda irkilmedik. Yurdun ekonomisini yeni bir düzene yönetlemiş bulunuyoruz. Arsıulusal tecimi denkleştirerek, iç pazarı harekete getirerek kendimizi korunmağı basardık. Asıl önde tuttuğumuz iş, geniş bir sanayi programını gerçekleştirmeğe adım atmak olmuştur. Bu program, tamamıyla gerçekleştiği gün, şüphesiz yurttaşın geçimi hissolunacak derecede genişleyecektir.

Tarım ve sanayi hareketlerimiz birbirini kollayan tedbirlerle yapılmaktadır. Maden ürünlerimiz, son zamanlarda bir inkişaf gösterdi. Umudumuz odur ki gelecek Kurultay maden işleriyle birlikte deniz ekonomisinde bugün almakta olduğumuz tedbirlerin bereketli neticelerini vermiş olarak, toplanacaktır.

Görüyorsunuz ki arkadaşlar; yepyeni bir güdümlü iktisat düzeni kurmakla uğraşıyoruz. Partimizin ekonomik anlayışı; bu yöndeki programımızın, yurdun gereksinimlerini karşılayacak ve onu azca zamanda gelişmeye ve genişliğe erdirecek en iyi program bulunduğunu gösterecektir. Yeni öğütleriniz ve direktiflerinizle, tekrar ilerleme ve yükselme tedbirlerimizi kolaylaştıracağınıza kuşku yoktur. CHP,1935: 16 ve Parla, 1995: 242, 243)

Peki güdümlü iktisat (dirijizm) nedir?

Buradan hatırlanması ihtiyaç duyulan kavram meşhur "ulusal burjuvazi" kavramıdır.

Bununla ahenkli bir modeldir.

Dirijizm (fransız "dirigisme" den), hükümetin ekonomik sektörlerde çoğu zaman müdahalecilik yada ulusallaştırma kanalıyla değil, sadece uygulamaları teşvik etmek için teşvikler kullanarak kuvvetli bir yönlendirici tesir uyguladığı bir sistemi belirtmek için kullanılan politik-ekonomik bir kavramdır. gaye amme yararı yada genel menfaat için teşvik etmektir.

Sabiha Sertel, ağaoğlu ahmet bey ile yapmış olduğu bir röportajı, kendi kitabında ağaoğlu ahmet bey ağzından "onu ben de anlamadım. Türk milleti bir bütündür, sınıflar yoktur diyorlar. her ulus bir bütündür. fakat arasında sınıflar vardır. sınıfsız bir camia sadece toplumcu diyette olur. halbuki biz, toplumcu bir anayasa yapmıyoruz. bizim hazırlamış olduğumuz kurmaca hususi mülkiyetin korunması, özgür rekabet, tecim serbestliği esaslarına dayanıyor. bu liberal bir anayasadır. şimdiye kadar yazdığımız maddeler bu temele daya ndı. şimdi bizlere devletçilikten bahsediyorlar. sınıfsız toplumdan laf açıyorlar. devletçiliğin anayasaya girmesini istiyorlar. bu şimdiye kadar düşünülen maddelere zıttır. mustafa kemal'le bu mevzu üstünde uzun boylu konuştuk. kızdı <> dedi. kendisine bu anayasanın sosyalizm esaslarına nazaran değil, liberalizm esaslarına nazaran hazırlandığını, halkçılığın, demokrasinin icabı bulunduğunu söyledim. devletin, paracı diyetlerde de amme kurumlarını murakabe ettiğini, istediği vakit karı sınırlandırdığını söyledim. devletçiliğin anayasaya girmesine lüzum olmadığını bildirdim. ama mustafa kemal'e dert anlatamıyorum." benzer biçimde anlatıyor.sabiha sertel, roman gibi, belge yayınları, istanbul, 1987, s.70.

bu konuşmalar, "devletçilik devrin gereklerinden ötürü uygulandı, normalde Mustafa Kemal Atatürk ilk döneminde liberaldi" vakasına tamamen zıt ve ters. gerek izmir ekonomi kongresi, gerek 1924 anayasası hazırlanırken olan bu konuşma, aslen yine "ulusal burjuvazi" projesine yönelik adımlar atılması icap ettiğini ve devletin elini eteğini ekonomiden çekilmeyeceğini göstermektedir. sadece bu burjuvaziyi oluştururken izlenecek yollar içinde bir farklılık vardır. ya devlet yatırım yapacaktır (hemen sonra halka satacaktır), yahut direkt yatırım "yaptırarak" bu burjuvaziyi oluşturacaktır.

bir başka açıdan, sonrasında ortadan kaldıracağın bir ilkeyi "anayasaya, parti programına, parti logosuna, okul kitaplarına" geçirmek oldukça anlamsız. bunun anlamı şu, prensip kapital oluşana kadar devlet yatırım yapsın diyecek, kapital oluşunca da sermayeyi dirijist anlayışla kamuya rahatlık verecek yatırımlara yöneltecek. dünyada dirijizm uygulayıp kalkınan birçok devlet vardır.

"Türkiye'nin tatbik ettiği Devletçilik sistemi, 19'ncu asırdan beri sosyalizm nazariyecilerinin ileri sürdükleri fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir. Bu, Türkiye'nin ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye'ye has bir sistemdir, Devletçiliğin bizce mânası şudur : Fertlerin hususi teşebbüslerini ve faaliyetlerini esas tutmak, fakat büyük bir milletin bütün ihtiyaçlarını ve birçok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak memleket iktisadiyatını devletin eline almak; Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk vatanında asırlardan beri ferdi ve hususi teşebbüslerle yapılmamış olan işleri bir an evvel yapmak istedi ve kısa zamanda yapmaya da muvaffak oldu. Bizim takip ettiğimiz yol, görüldüğü gibi liberalizmden başka bir yoldur."

Bundan şu sonuç çıkartılabilir

Atatürk, sosyalist değildir.

Atatürk, ekonomik hayatta fertlerin hususi teşebbüslerini ve faaliyetlerini esas tutmaktadır. Ancak fertlerin başaramadığı işlerin devlet eliyle görülmesini istemektedir.

Devletçilik Türkiye'nin ihtiyaçlarından doğmuş Türkiye'ye has bir sistemdir.

Bu anlamda Atatürk liberalist değildir.

Devletçilik şartlarla ve zamanla kayıtlıdır.

Kemalist ekonomi büyük burhan ve sonrası dönemde devletçi politikayı çoğaltımış lakin bu geçici bir durum olmuştur 1937 den önce genellikle Devlet sosyalizmi tanımı kullanılırken 1937 den sonra fabrikaların özelleşmesi gerektiğini savunan Güdümlü ekonomi kullanılmaya başlanmıştır ve bu görüşü Celal Bayar, Atatürk gibi kişiler desteklemiştir ayrıca belirtmek gerekir ki Kemalist sistem devlet sosyalizminin sevicisi olmamış ve bir çok kez özel teşşebüsün önemi vurgulanmıştır. Kemalizm özel teşebbüsü esas tutar lakin devletin gerektiği durumlarda gereken kurumları kurmasını ve piyasayı gerektiğinde regüle etmesini savunur bunu da Atatürk’ün Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki 1 Kasım 1937 tarihli bu konuşmasından anlayabiliriz: “Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılamaz; bununla beraber hiçbir piyasa da başıboş değildir.” Ayrıca Ekonomik Milliyetçilik Kemalizmin en önem verdiği konulardandır İzmir İktisat Kongresinde Kozmopolit Ekonomi yerine Milli Ekonomi benimsenmiş ‘Misak-i İktisadi’ oy birliğiyle kabul edilerek yayımlanmıştır Türkçülük akımının fikir babası Ziya Gökalp te ülkedeki bu millilik hareketleriyle ilgili şunları söylemiştir ''Bu topraktaki hakimiyet Türk hakimiyetidir siyasette, kültürde, iktisatta hep Türk halkı hakimdir. Bu kadar kesin ve büyük inkılabı yapan zât, Türkçülüğün en büyük adamıdır.''   .'' Ayrıca Kemalizm Serbest Piyasaya karşıdır bunu da şu sözlerden çıkarabiliriz: “Tanzimatın açtığı serbest ticaret devri, Avrupa rekabetine karşı kendisini savunamayan ekonomimizi bir de iktisadi kapitülasyon zinciriyle bağladı. İktisat alanında bizden kuvvetli olanlar yurdumuzda bir de imtiyazlı durumda bulunuyorlardı. Rakiplerimiz, bu suretle, gelişmeye elverişli sanayimizi de mahvettiler. İktisadi ve mali gelişmemizin önüne geçtiler.” (Atatürk, 1.2.1922, Söylev ve Demeçler, C: I, S: 228)
.'' Ayrıca Kemalizm Serbest Piyasaya karşıdır bunu da şu sözlerden çıkarabiliriz: “Tanzimatın açtığı serbest ticaret devri, Avrupa rekabetine karşı kendisini savunamayan ekonomimizi bir de iktisadi kapitülasyon zinciriyle bağladı. İktisat alanında bizden kuvvetli olanlar yurdumuzda bir de imtiyazlı durumda bulunuyorlardı. Rakiplerimiz, bu suretle, gelişmeye elverişli sanayimizi de mahvettiler. İktisadi ve mali gelişmemizin önüne geçtiler.” (Atatürk, 1.2.1922, Söylev ve Demeçler, C: I, S: 228


Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

Top Post Ad

Below Post Ad

Sponsor