CUMHURİYET TARİHİ YALANCILARI 2

 BU MAKALE FONT DEĞİŞİKLİĞİNDEN DOLAYI BOZULDUĞU İÇİN YAKIN ZAMANDA TEKRAR GÜNCELLENECEKTİR

Emperyalizmin güdümündeki “yobaz”, “liboş” ve “II. Cumhuriyetçi” tayfa, Türkiye’de “Resmi tarih yalan söylüyor” formülüyle hareket ederek, önce insanları bildiklerinin “yalan” olduğuna inandırmakta, daha sonra da şüphe içindeki insanlara, “Bh yalanlar t düzeltiyoruz” diyerek kurgusal bir tarih yazmaktadırlar. Asıl yalan olan, bu yobaz, liboş, II. Cumhuriyetçi tayfanın yazdığı kurgusal tarihtir. Bunlar kelimenin tam anlamıyla cumhuriyet tarihi yalanlarıdır. Evet! Resmi tarih de zaman zaman yalan söylemiştir. Ancak bu yalanlar hiçbir zaman emperyalizmin güdümündeki cumhuriyet tarihi yalancılarının yalanları boyutunda “kuyruklu yalanlar” değildir. Özellikle Türkiye’nin ABD ve AB emperyalizmi çerçevesinde yeniden biçimlendirilmeye çalışıldığı bu günlerde cumhuriyet tarihi yalancılarını ve söyledikleri yalanları bilmek hayati önem taşımaktadır. Cumhuriyet tarihi yalancıları, 1930’lardan beri bıkıp usanmadan “yalandan kim ölmüş” misali sürekli yalan üretmektedirler. İşte belli başlı cumhuriyet tarihi yalancıları:

Cumhuriyet Tarihi Yalancıları Emperyalizmin güdümündeki “yobaz”, “liboş” ve “II. Cumhuriyetçi” tayfa, Türkiye’de “Resmi tarih yalan söylüyor” formülüyle hareket ederek, önce insanları bildiklerinin “yalan” olduğuna inandırmakta, daha sonra da şüphe içindeki insanlara, “Bh yalanlar t düzeltiyoruz” diyerek kurgusal bir tarih yazmaktadırlar. Asıl yalan olan, bu yobaz, liboş, II. Cumhuriyetçi tayfanın yazdığı kurgusal tarihtir. Bunlar kelimenin tam anlamıyla cumhuriyet tarihi yalanlarıdır. Evet! Resmi tarih de zaman zaman yalan söylemiştir. Ancak bu yalanlar hiçbir zaman emperyalizmin güdümündeki cumhuriyet tarihi yalancılarının yalanları boyutunda “kuyruklu yalanlar” değildir. Özellikle Türkiye’nin ABD ve AB emperyalizmi çerçevesinde yeniden biçimlendirilmeye çalışıldığı bu günlerde cumhuriyet tarihi yalancılarını ve söyledikleri yalanları bilmek hayati önem taşımaktadır. Cumhuriyet tarihi yalancıları, 1930’lardan beri bıkıp usanmadan “yalandan kim ölmüş” misali sürekli yalan üretmektedirler. İşte belli başlı cumhuriyet tarihi yalancıları: 1. Mevlanzade Rıfat: I. Dünya Savaşı sonrasında Türk ordusuna ağır hakaretler eden ve bu yüzden Atatürk tarafından ağır şekilde eleştirilen Mevlanzade Rıfat, 1929 yılında Halep’te basılan ve 1933 yılında da Türkiye’de yayımlanan “Türkiye İnkılâbt’ntn İç Yüzü” adlı kitabında söze “yakın tarih yalan söylüyor!” diye başlayarak cumhuriyet tarihini alt üst etmiştir! Atatürk’e ve çağdaş cumhuriyete düşmanlıkla kaleme alınmış bu 16 kitapta gerçekler tersine çevrilmiştir. Örneğin, Mevlanzade’ye göre Kurtuluş Savaşı’nı Atatürk değil Vahdettin başlatmıştır! Bugünkü cumhuriyet tarihi yalancılarının “ağababası” odur. 2. Rıza Nur: Atatürk’ün 1927 yılında yazdığı Nutuk'ta Arnavutluk isyanından dolayı eleştirdiği Rıza Nur, daha sonra yurt dışındayken kaleme alıp Atatürk’ün ölümünden sonra yayınlanmasını istediği “Hayat ve Hatıratım” adlı kitabında akla hayale gelmeyecek yalanlar ve iftiralarla Atatürk’e saldırmıştır. Örneğin, ona göre Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım bir genelev kadınıdır! Atatürk’ün babası ise belli değildir; “Atatürk, soyu sopu belli olmayan bir MakedonyalIdır! ” Bu kitabı inceleyen uzman psikiyatrisler, Rıza Nur’un ruh sağlığının çok bozuk olduğu ve akli dengesinin yerinde olmadığı sonucuna varmışlardır (Bkz. Turgut Özakmanf Dr. Rıza Nur Dosyası, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1995). 3. Said-i Nursi: 5. Şua’da Atatürk’e “deccal” ve “süfyan” diyen ve Atatürk devrimlerine karşı çıkan Nursi, Kurtuluş Savaşı’mn onurunun Atatürk’e değil Mehmetçiğe ait olduğunu belirterek, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’ndaki rolünü küçültmek hatta yok etmek için çok şeyler yazıp söylemiştir. 4. Kâzım Karabekir: Kurtuluş Savaşı’nın birincil kadrosu içinde yer alan ve özellikle Doğu zaferinin kazanılmasında başrolü oynayan Kâzım Karabekir Paşa, daha Kurtuluş Savaşı yıllarından itibaren Atatürk’le karşı karşıya gelmiş, özellikle cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk’le yollarını tamamen ayırmış ve Atatürk’ün 1923’te kurduğu Halk Partisi’ne karşı 1924’te Türkiye’nin ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı kurmuştur. Atatürk devrimlerinin neredeyse tamamına cephe alan Karabekir, 1925’de Şeyh Sait isyanıyla Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılması, ardından İzmir Suikastı’yla ilişkilendirilerek İstiklal Mahkemelerinde yargılanması, daha sonra da 1927 yılında Atatürk’ün Nutuk'unda-ağır eleştirilere maruz kalması üzerine kaleme sarılarak Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’ndaki rolünü azaltan, buna karşı kendi rolünü arttıran kitaplar ve yazılar yazmıştır. Karabekir’in, “İstiklal Harbimizin 17 Esastan” ve “İstiklal Harbimiz” adlı kitapları -cumhuriyet tarihiyle ilgili önemli gerçekleri de barındırmasına rağmen- özellikle Atatürk’ün cumhuriyet tarihindeki rolünü büyük oranda çarpıtarak verdiğinden, çok dikkatle okunmalıdır, örneğin, Karabekir Paşa, bu kitaplarında “Atatürk, Kurtuluş Savaşı*m istemiyordu, onu ben ikna ettim!” ve “Atatürk dinsiz ve namussuz olmamızı istiyordu!” bile diyebilmiştir. 5. Necip Fazıl Kısakürek: Ünlü şair Necip Fazıl Kısakürek, “Vahidüddin” ve “Büyük Vatan Dostu Sultan Vahidüddin” adlı kitaplarında, konuşmalarında ve yazılarında, bir taraftan Kurtuluş Savaşı’nı küçültmeye çalışırken, diğer taraftan bu savaşın başlamasında ve kazanılmasında Atatürk’ten çok Vahdettin’in etkili olduğu yalanını söylemiştir. Şair Necip Fazıl, sonradan kazandığı Islami kimliğini güçlendirmek amacıyla olsa gerek, kaçak HalifePadişah Vahdettin’e sahip çıkarak, onu aklamaya çalışarak kendince “Bir Müslümanı, bir Halifeyi korumuştur!” Ancak bunu yaparken, bir Müslümana yakışmayacak biçimde belge uydurmaktan ve açık gerçekleri çarpıtmaktan çekinmemiştir. 6. Kadir Mısıroğlu: Atatürk devrimlerine karşı olduğundan ara sıra Şapka devrimine tepki olsun diye “fes” giyen Mısıroğlu, “Lozan Zafer mi Hezimet mi?”, “Osmanoğullanmn Dramı”, “Sanklt Mücahitler”, “Geçmişi ve Geleceği İle Hilafet” adlı kitaplarında, yazılarında ve konuşmalarında Atatürk’e, Kurtuluş Savaşı’na ve Türk Devrimi’ne “küfredercesine” saldırmıştır. Bunu yaparken de bilinen bütün yakın tarihi tersyüz etmiş, örneğin, Kurtuluş Savaşı’nın aslında çok önemsiz bir mücadele olduğunu, I. İnönü ve Dumlupınar Meydan Muharebeleri’nin aslında olmadığını, Büyük Taarruz sonrasında Mustafa Kemal’in İzmir’e nasıl gittiğini bile bilmediğini, Vahdettin’in bir kahraman, Lozan’ın ise bir hezimet olduğunu söyleyebilmiştir. Onun tarihi belgeleri çarpıtırken ortaya koyduğu soğukkanlılık cidden etkileyicidir! Yakın tarihe hakim olmayan biri, özellikle onu dinlerken kolayca bildiklerini sorgular hale gelebilir, özetle Mısıroğlu, yaşayan en büyük cumhuriyet tarihi yalancılarından biridir. 18 7. Fikret Başkaya: Solcu cumhuriyet tarihi yalancılarının ekolü Fikret Başkaya’dır. Onun, “Paradigmanın İflası” adlı kitabı, Kemalizmi, “Burjuva devrimi” diye tanımlayan Marksist dönmesi ve faşist Kürt kesimin başucu kitabıdır. Onun en popüler yalanı, “Kurtuluş Savaşı’nın antiemperyalist bir mücadele olmadığı; tam tersine Kürtleri ezen emperyalist bir mücadele olduğu” yalanıdır, özellikle, Atatürk’ü ve cumhuriyeti Kürtlerle kavgalı gösterme modasını başlatan odur. 8. Prof. Yalçın Küçük: Cumhuriyet tarihini “altüst eden” Solculardan biri de Yalçın Küçük’tür! Araştırmalarına peşinen “bilinenleri altüst etmek” niyetiyle başlayan Küçük, “Türkiye Üzerine Tezler” ve “Aydın Üzerine Tezler99 adlı kitaplarında Atatürk’ü ve Kurtuluş Savaşı’nı yeniden yorumlayarak, bilinenleri ajtüst etmek sevdasıyla gerçekleri epeyce eğip bükmüştür. Çerkez Ethem’i aklamaya çalışan, buna karşın İsmet Paşa’ya yüklenen Küçük, Kurtuluş Savaşı’nın antiemperyalist niteliğini ve Atatürk’ün bu savaştaki rolünü sorgulayanlardandır. 9. Abdurrahman Dilipak: Daha çok gazeteci kimliğiyle tanınan yazar Abdurrahman Dilipak, romantik üslubuyla çok ciddi cumhuriyet tarihi yalanlarına imza atmıştır. Onun yöntemi diğer cumhuriyet tarihi yalancılarından birafc daha farklıdır; çünkü o belgeleri çarpıtmaktan çok, hiç belge kullanmamaktan yanadır. “Arşivler kapalı! Dedemden duydum/” diyerek, mantıksal çıkarımlarla ve dini duygularla yakın tarihi yeniden yazmış, yalanda sınır tanımamıştır. Dilipak’ın, “Cumhuriyete Giden Yol” ve “Bir Başka Açıdan Kemalizm” adlı kitapları cumhuriyet tarihi yalanları klasiklerindendir. 10. Prof. İdris Küçükömer: İktisatçı kökenli düşünürlerden biridir. Türkiye’de sağ ve sol kavramlarının ters oturduğunu, CHP’nin aslında sağ bir parti olduğunu iddia ederek ünlenmiştir. 1960 sonrasında Ycm’de yazdığı yazılarla tanınmıştır. Ant dergisindeki yazıları tartışma yaratmıştır. Milliyet gazetesindeki açık oturumlarda dönemin yerleşik yargılarını sorgulamıştır. Sonra 1973’de on yıllık bir suskunluğa bürünmüş ve daha sonra Yeni Gündem yazılarıyla tekrar ortaya çıkmıştır. Küçükömer’in ileri 19 sıırdügü en önemli görüş, Türkiye'de devirtin despot ık nitelimi ııın sivil to p lu m u n gelişmesi önündeki en büyük engellerden biri olduğudur. Haşla Sencer Dıvıtnglu ve Sel.ıh.ittin 11ıhıv gibi bazı aydınlarla birlikte I ürkiye’mn toplumsal tarihine ilişkin çozııın leıneleı ııule Asya lift liretim 'larzı kuram ını gündeme gelirmiş tır. T ürkiye'nin bugünkü sorunlarının kökenim le cum huriyeti ve cum huriyetin kuruluş felsefesini yormuştur. Kurtuluş Savaşı'nm antıeınpeı valisi hır mücadele olmadıkını ilen sürmüştür. nttt Yabanıllaşması'’, “tiahlılaşnıa" ve "lürkiyr Vs tu ne ¡artış m alar" adlı kitaplarında Kurtuluş Savaşı’nı, cum huriyeti, l iırk Devrımı'm alabildiğince eleştirmişin. I.n önemli cumhuriyet (a rıhı yalanlarından hırı “ /)/* ’v<* oy reren len n Solun g erçek tahılın oliiıtKÛtİHr." K ıisukonıer'in tezlerine cevap vermek için Doğan Avcıoglıı, dön ciltlik “ Milli Kurtuluş İanbi"pıi yazmıştır.

11. Prof. Atilla Yayla: Kendisini “liberal” olarak tanımla yan Atilla Yayla, adeta kafayı Atatürk'e vc Kcmalizme takmıştır. “Kemalizm, ilerlemeden çok gerilemeye tekabül etmektedir. *Kemalizm olmasaydı Türkiye medenileşemedi* deniliyor. İlerleyen yıllarda bizlere neden her yerde hu adamm heykelleri ve fotoğrafları var diye soracaklar,; Üstünü örtemezsiniz, hu eninde sonunda tartışılacaktır..." diyen Prof. Yayla, Anayasaldan da KcmaLizmin çıkarılmasını önermiştir. Yayla yazılarında ve "İki Cumhuriyet Kavgası" adlı kitabında Cumhuriyet tarihini ters yüz etmeyi denemiştir. 12. Prof. Mehmet Altan: Aslında bir iktisat profesörü olan, bütün eğitimini iktisat (ekonomi) üzerine alan Mehmet Altan, ne hikmetse bir tarihçiden çok cumhuriyet tarihi üzerine kafa yormuş; sadece kafa yormakla da kalmamış, bu konuda kimi çevrelerde çok ciddiye alınan tarih tezleri bile ileri sürmüştür, örneğin, Atatürk’ün 192.Vte kurduğu cumhuriyete karşı Demokrat Parti’nin 1950*dcn sonraki uygulamalarıyla başlayan süreci 11. Cumhuriyet olarak adlandırmış ve I. Cumhuriyct’in “antidemokratik”, “baskıcı”, “ilerlemeye kapalı”; II. Cumhuriyetin ise “demokratik”, “özgürlükçü” ve “ilerlemeci” olduğunu iddia etmiştir. Yani uyanık Altan, bu millete “Karşı devrim” sürecini “demokrasi” diye yutturmaya çalışmıştır. Altan, “Birinci Cumhuriyet Üzerine Notlar”, *7/. Cumhuriyet Demokrasi ve özgürlükler“ “//. Cumhuriyetin Yol Hikâyesi" adlı kitaplarında, yazılarında vc konuşmalarında Atatürk’e ve Atatürk cumhuriyetine adeta kin küsmüştür. İşte iktisat profesörü Mehmet Altan'ın Kurtuluş Savaşı vc Türk Devrimi konusundaki çarpıtmalarına birkaç örnek: "Milli kurtuluş savaşı, anti emperyalist bir hareket değildir... Çünkü Türk Yunan Savaşandan bir yıl önce Ingiliz Dış işleri Bakam böyle bir muhtemel savaşta tarafsız kalacağım açıklamıştır ve bunu notayla bildirmiştir" Başka bir yalan: “Kurtuluş Savaşı%nda sanayileşme hareketinin adı vardır ama kendi yoktur. Olsa zaten bugün başka yerlere gelin sanayi devrimini tamamlamış, köylülüğü bitirmiş, bilgi 21 çağına eklemlenmiş hale gelirdik... O zaman niye cumhuriyet, Kemalizm bu sanayileşmeyi başaramadı?” Başka bir yalan daha: “Kemalizm, halka güvenmeyen bir elitler, seçkinler hareketidir... Halka güvenmediğin vakit kime güvenirsin, silahlt güçlere güvenirsin. İşte onlar kurmuştur cumhuriyeti. Yani ordu kurmuştur, halk kurmamıştır, ordu halka rağmen kurmuştur, Ve bir başkası: “Kemalizm ile demokrasinin bir araya gelmesinin hiçbir imkânı yoktur, birbirlerine tamamen zıttırlar... Kemalizm, tek sesliliği, otoriterliği, totaliterliği devletin hukuksal güvencesi altına alan bir rejimdir. Çünkü Kemalizm, tek parti demek, bunun dışında bir düşünce burada yasaktır demek...*9 Altan’ın, cumhuriyet tarihi yalanlarının tamamını buraya sığdırmamız olanaksızdır. Atatürk’ü, Kemalizm’i “ antidemokratik”, “tek sesli” olmakla suçlayan Prof. Mehmet Altan’ın bugün Fethullah Cemaati’nin gazetelerinde yazması, televizyonlarında konuşması, kendisini adeta bu cemaatle özdeşleştirmesi, onun nasıl bir demokrat olduğunun çok iyi bir göstergesidir. Demek ki bir cemaate mensup olmak, o cemaatin sözünden çıkamamak demokratlık oluyor! 13. Doç. Dr. Halil Berktay: Liseyi Robert Kolej’de okuduktan sonra, lisans ve lisansüstü eğitimini 1968’de ekonomi alanında Yale Üniversitesi’nde tamamlamıştır. 1990 yılına kadar Aydınlık hareketinin içinde yer almıştır. Ekonomiden sonra yöneldiği tarih alanındaki doktorasını Birmingham Üniversitesi’nden 1991 yılında almıştır. Harvard, ODTÜ, Boğaziçi, Sabancı üniversitelerinde görev almıştır. Berktay, üstlendiği projeler için AB ve ABD (Soros Vakfı )’den yüklü miktarlarda bağışlar almıştır. “İzmir’in Yakılmasının Yarattığı Sosyal Travmalar* projesi için ABD’den 84.000 Avro, “Osmanlt İmparatorluğu ve Toplum Dersleri” projesi için Avusturya ve İsviçre hükümetlerinden 74.000 Avro, *Balkanlardaki Türk Ulusal Hafızastnın İnşası: Türk Milliyetçiliğinin Orijini ve Erken Gelişimi” projesi için Almanya Eğitim Bakanlığı’ndan 99.000 Avro bağış almıştır. Berktay, “İzmir’in Yakılmasının Yarattığı Sosyal Travmalar” projesinde İzmir’i 22 Türklerin yaktığını ima ederek, bu sırada Rumlara etnik temizlik yapıldığını kanıtlamayı amaçlamış; MBalkanlardaki Türk Ulusal Haftzastntn İnşast: Türk Milliyetçiliğinin Orijini ve Erken Gelişimi” projesiyle de İttihat ve Terakki’nin Balkanlar’da nasıl “milliyetçiliğe” yöneldiğini ve bu yönelim sonunda Ermeni soykırımının gerçekleştiğini kanıtlamayı amaçlamıştır. İşte Doç. Dr. Halil Berktay’ın bazı yalanları: “İzmir civarında yan gizli şekilde Rumlara etnik temizlik yapıldt. Bu olaylar Ermeni katliamının silahsız provasıdır.” (Milliyet, 7 Mart 2005). “İzmir’de Rumlara etnik temizlik yapıldı” yalanını söyleyen Berktay, 15 Mayıs 1919 ve sonrasında İzmir’de Türklere yapılan soykırımı nedense hiç dile getirmemiştir. Başka bir yalan: “Tehcir kanunu başlı başına bir etnik temizliktir. Ermeni olduklan için tehcir ediliyorlar. Günümüzde, öldürme unsuru hariç bu kadar dahi ‘jenosit* tammtna giriyor.” (Milliyet, 7 Mart 2005). Ve bir başkası: “Mustafa Kemal’in Ermeni tehcirini savunan tek bir demeci yoktur.;” (Milliyet, 7 Mart 2005). Bütün bu yalanlara burada cevap vermek olanaksız olduğundan sadece sonuncusuna -Mustafa Kemal’in Ermeni tehcirini savunan tek bir demeci yoktur- cevap vereceğim. Bakın ne demiş Mustafa Kemal: “Dünya kamuoyu, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz.” (Mustafa Kemal, 26 Şubat 1921). 14. Dr. Taner Akçam: ODTÜ İdari İlimler Fakültesi’ni bitirmiş, 1973’ten sonra ODTÜ-DER, ADYÖD gibi derneklerin kurucuları arasında yer almış, 1975’te yayına başlayan Devrimci Gençlik dergisinin sorumlu yazıişleri müdürü olarak, dergide Komünizm ve Kürtçülük propagandası yapıldığı iddiasıyla yargılanmış ve 1976’da tutuklanmıştır. 1977’de 9 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. 12 Mart 1977’de Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nden kaçmıştır. 1978-1995 yılları arasında Almanya’da siyasi mülteci olarak yaşamıştır. 1988 yılında Hamburg Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nde çalışmaya başlamıştır. 1995’te Hannover Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde İttihat ve Terakki Yargtlamalan ve Ermeni Kınmı” konulu doktora çalışmasını ta23 mamlamıştır. Akçam, Minnesota Üniversitesi Tarih Bölümü’nde görev yapmaktadır. Akçam, Alman İstihbaratının “Ermeni Soykırımını Araştırma Masası’nın” Hamburg İncelemeleri Enstitüsü görevlilerindendir. “Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu'\ “Türkiye’yi Yeniden Düşünmek" adlı kitaplarında, yazılarında ve konuşmalarında hararetle Ermeni olaylarını “soykırım” diye adlandıran, Kurtuluş Savaşı'na ve cumhuriyete yönelik ağır ithamlarda bulunan Akçam’ın yalanlarından biri şudur: “Ermeni soykırımı olmasaydı Ulusal Kurtuluş Savaşı diye bir şey o lm a z d ı(Türkiye’yi Yeniden Düşünmek, s.58). “Türkiye'nin haksız bir devlet olduğunu k an ıtla ya ca ğım (www.his.online. de/mitarb/akcam.htm) diyen Akçam’ın patronu Tessa Hafman, Akçam’ı şöyle tebrik etmiştir: “Taner Akçam aferinî Türk Kurtuluş Savaşı 'nın> Ulusal Devleti kuran savaşın aslında bir soyktrım olduğunu bir Türk olarak ispatlamıştır. ” Haşan Yalçın, “Dönekler” adlı kitabında haklı olarak Dr. Taner Akçam’ın uzmanlık alanını “Türkiye Düşmanlığı" olarak adlandırmıştır. 15. Prof. Cemil Koçak: Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Basın ve Yayın Yüksek Okulu’ndan mezun olan Cemil Koçak, “Siyaset ve Sosyal Bilimler” alanında doktora yapmıştır. Sabancı Üniversitesi’nde “tarih” hocalığı yapan Cemil Koçak, Tarih Vakfı’nın yayınladığı “Toplumsal Tarih Dergisi"nin yayın politikasını belirlediği dört kişiden biridir. Prof. Cemil Koçak son zamanların en önemli cumhuriyet tarihi çarpıtmacılarından biridir. “Kurtuluş Savaşanda yedi düvelle savaşmadıkt" diyen Cemil Koçak’ın bazı cumhuriyet tarihi yalanları şunlardır: “/«- gilizler İstanbul'a yüz bin kişi ile geldiler, ama İngilizlerle savaşılmadı... Anadolu (da) çok büyük bir işgal yaşamadı. İşgal asıl Güneydoğu'da b'ransızlar tarafından Gaziantep, Kahramanmaraş ve Urfa’da yaşandı. Batı Anadolu'da da Yunan işgaline karşı savaşıldı... Kurtuluş Savaşı üç yıl sürdü ve şehit-yaralı toplam 30 bin kişilik zayiatımız oldu. Kurtuluş Savaşı’nm pırıltılı hale getirilmesinin nedeni, cumhuriyete ve cumhuriyetle birlikte yapılanlara bir meşruiyet kazandırmak içindir..." (Neşe Düzerin Söyleşisi, Radikal, 13 Kasım 2006). 24 Bunların dışında cumhuriyet tarihi yalanlarına sıkça başvuran belli başlı yazarlar şunlardır: • Burhan Bozgeyik, “Çerkez Ethem” ve 44Mustafa Kemal'e Karşı Çıkanlar”. • Cemal Kutay,44Çerkez Ethem Hadisesi”, • Ahmet Kabaklı, 44Temellerin Duruşması” • Haşan Hüseyin Ceylan, 44Din Devlet İlişkileri”, (.3 cilt). • Mustafa Müftüoğlu, 44Yalan Söyleyen Tarih Utansın” ‘ (10 cilt). • Nihal Atsız,44Türk Ülküsü” ve “Dalkavuklar Gecesi” • Vehbi Vakkasoğlu,44Son Bozgun” ve 44Bu Vatanı Terk Edenler”. • Mustafa Armağan, 44 Yakın Tarih Küller Altında” (3 cilt) • Sevan Nişanyan, 44Yanlış Cumhuriyet” • Emre Aköz, 44yazılarında” • Prof. Mümtazer Türköne, 44yazılarında” • Ayşe Hür, 44yazılarında” • Prof. Murat Belge, 44yazılarında” • Engin Ardıç,44yazılarında” Ayrıca, Prof. Mete Tunçay, Dr. İsmail Beşikçi, Prof. Eric Jan Zürcher, Prof. Vamık Volkan, Prof. Şerif Mardin, Prof. Baskın Oran gibi akademisyenler de kitaplarında ve yazılarında ara sıra cumhuriyet tarihi yalanlarına başvurmuşlardır. Bütün bu isimlere ekleyecek daha çok isim var ama yeter; mesele anlaşılmıştır sanırım.... Cumhuriyet tarihi yalancılarını üç grupta toplamak mümkündür: 1. Atatürk devrimlerini “din dışı” görerek Atatürk’e ve cumhuriyete saldıranlar: İslamcı kesim, cumhuriyetin Türkiye’yi lslami köklerinden kopardığını düşünerek Kurtuluş Savaşı’na ve Türk Devrimi’ne alabildiğince saldırmıştır ve saldırmaktadır. Bu saldırılarda aslında temel hedef Atatürk’tür (Bu saldırıların tamamen hakstz ve maksatlı saldırılar olduğunu gösteren bir çalışma için bkz. Sinan Meydan, ATATÜRK İLE ALLAH ARASINDA, 25 “Btr Ömrün Öteki H ikayesi", 4.bs, İnkılâp Kitabem, İstanbul, 2010). Özellikle 28 Şubat öncesinde Türkiye’de Atatürk duy mantığında ve buna paralel cumhuriyet tarihi yalanlarında adeta bir patlama olmuştur. Necmettin Erbakan’ın kapatılan, Refah ve Fazilet partileri döneminde siyasi çevrelerden büyük bir destek gören cumhuriyet tarihi yalancıları, öncelikle bütün güçleriyle Atatürk’e yüklenmişlerdir. Soyundan, sopundan, dinine, imanına; askeri, siyasi hayatından kişisel hayatının en ücra köşelerine kadar Atatürk’e saldıran “yobaz öfke”, hızını alamayıp RP MKYK Üyesi Hasaıı Hüseyin Ceylan ve Haşan Mezarcı gibi şarlatanların öncülüğünde ve Fethullah’ın ışık evlerinde, yurtlarında ve dershanelerinde sistemli bir şekilde genç nesillerin beynini yalanlarla, iftiralarla doldurmuştur. 2000’lere girerken “ Yakın tarih yalan söylüyor” diye başlayan onlarca kitapta yüzlerce cumhuriyet tarihi yalanı Türkiye’ye saçılmıştır. Said-i Nursi, Necip Fazıl, Kadir Mısıroğlu, Haşan Hüseyin Ceylan ve son zamanlarda Mustafa Armağan bu grubun en tanınmış isimleridir.

 2. Kişisel tatmin için Atatürk'e ve cumhuriyet tarihine saldıranlar: Bunlar biraz “narsist” tiplerdir, özünde “iyi niyetli oldukları” bile söylenebilir. Bunlar, daha çok kişisel tatmin ve şöhret uğruna tarihi eğip bükenlerdir. “İleri sürdüğüm tezlerle resmi tarihin ezberini bozdum!” diye bas bas bağıran bu tiplere en iyi örnek Prof. Yalçın Küçük’tür. 3. Emperyalizmin gönüllü (bazen paralı) askeri olarak Atatürk’e ve cumhuriyet tarihine saldıranlar: En tehlikeli tipler bunlardır. Eğitimlerini genelde yurt dışında (daha çok ABD’de) tamamlamışlar, doktoralarını yine yurt dışında yapmışlardır. Birçoğu az ya da çok yurt dışındaki üniversitelerde (çoğu kez ABD’deki belli üniversitelerde) görev yapmıştır. Kendilerini genelde “liberal” olarak tanımlayan bu tipler, ülkemizde özellikle Bilgi, Sabancı ve Boğaziçi üniversitelerinde yuvalanmışlardır. Onları sıkça ekranlarda MErmeni soykırımını tanıyalım! Tarihimizle yüzleşelim/” derken görürsünüz. Prof. Dr. Atilla Yayla, Doç. Dr. Halil Berktay, Dr. Taner Akçam bu gurubun en gözde isimleridir. Belli Başlı Cumhuriyet Tarihi Yalanlan Türkiye’de kitaplarda, gazetelerde, dergilerde, televizyonlarda ve radyolarda bolca görmeye alıştığımız belli başlı cumhuriyet tarihi yalanları şunlardır: • Osmanlı’yı Atatürk yıkmıştır! • Kurtuluş Savaşı’nın başlamasında Atatürk’ün etkisi yoktur! Atatürk bu savaşa sonradan katılmıştır! • Kurtuluş Savaşı antiemperyalist bir mücadele değildir! İngilizlerle savaşılmamıştır! • Atatürk Kürtlere özerlik sözü vermiştir! Cumhuriyet Kürtleri yok etmek istemiştir! • Vahdettin hain değil kahramandır! • Atatürk manda ve himayeye taraftardır? Sivas Kongresi’nde ABD mandası kabul edilmiştir? • Çerkez Ethem hain değil, kahramandır! • I. İnönü Savaşı diye bir savaş yoktur! • Lozan Antlaşması zafer değil hezimettir? • İstiklal Mahkemelerinde on binlerce insan suçsuz yere asılmıştır! • Atatürk devrimleri din dışıdır, Atatürk dine karşıdır! • Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi demokrasiye karşıdır! • Harf devrimi Türkiye’yi geçmişinden koparmış, halkı bir gecede cahil bırakmıştır! Buna benzer yalanlan çoğaltmak mümkündür

 BU MAKALE FONT DEĞİŞİKLİĞİNDEN DOLAYI BOZULDUĞU İÇİN YAKIN ZAMANDA TEKRAR GÜNCELLENECEKTİR


 

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

Top Post Ad

Below Post Ad

Sponsor